Gece



Niçin gece?
Devrimdir, devinimdir, değişimdir gece. Daha derine, dibe çağırır. Aynı döngüyü tekrarlatır içine bizi de katarak. Güne sığmayanlar geceye kalır sonunda. Kendimizi bile geceye sorarız. Kimim ben, neden varım, ne olacağım? Kollarına bırakırız kendimizi, çizsin diye sonraki adımımızı. En önemli kararları fark etmeden geceleri veririz.
Gündüzün sahteliği yoktur gecede. Zorunlu gülüşleri, samimiyetsiz günaydınları, kandırmacaları. Karanlığını gizlemek zorunda olmazsın geceleri.  Gecenin karanlığıyla bir olur karanlığın. Dünya gözüyle hiçbir şey göremediğin o vakitlerde geçmişini, hatalarını, izlediğin her yolu daha net görürsün. Kendine yolculuğun en verimli merhalesine geceleri varılır. Gecenin sesi dolanır aklımızda dip köşe. Yaşamın akışı yön değiştirir geceleri.

Düşüncelerimiz de karartır havayı bazen. İçimize dolar gece, içimiz geceye yayılır. Gündüzün bütün sorumluluk ve zorunluluklarından azade.
Fikirlerimiz birbiri peşinde savaşırken gündüz ve geceye benzer. Aynı döngüyü yaşar dururuz devamlı. Tıynetimiz budur. Her seferinde birbirine yenik düşseler de bir gün son bulacaktır aydınlığın devri. Tıpkı derin denizlerin diplerinde, gökyüzünün sonsuz, koca zifirisinde, mezar denilen daracık kopkoyu çukurlarda olduğu gibi. Karanlığın devri başladığı vakit en derin huzurumu yaşıyor olacağım bense. İçimdeki bütün karanlığı günün yarısına bölmek zorunda kalmadığım için. Özgün karanlığımla özgürce arbede yaratacağım etrafta. Bütün karanlıklar iç içe geçecek öylece.

Dünyaca mezardan, yürüyecek yol kalmayacak.

Yol yürüyecek insan kalmayacağı gibi.

Ve içi insan dolu mezarlarla donanmış bir dünya da kalmayacak en nihayetinde.

İçimdeki tüm karanlığı günün tamamına yayabilmiş bir ben kalacağım.

Bir ben, dünyaya sığmayacak tüm mezarları içine sığdırabilen...

İlgili Yazılar

Blogger tarafından desteklenmektedir.